3 Aralık 2007 Pazartesi

3 Aralık - GATA günlerim başlıyor..

Aradan 1 hafta geçtikten sonra ilaçlarım hiç azalmamıştı. Eklem ağrılarım neredeyse kaybolmuş gibiydi. Ama bu kadar yoğun ilacın etkisinden sanırım, kendimi çok yorgun hissediyordum. Kimse gelsin istemiyordum hastaneye, belki de hep çıkacağımı düşündüğüm için kimse gelmesin ben çıkacağım diyordum kendime. Doktorumdan gelecek küçcük iki kelimeyi bekliyordum. Geçmiş olsun demesini.
Kan sonuçlarımda böbrek değerlerim hariç tüm değerlerim normale yaklaşmıştı ama böbreklerimde beklenen düzelme bir türlü olmuyordu. Gözümdeki kan da azalmıştı ancak zaman zaman burun kanamalarım oluyordu. Öksürük ile kanlı balgam kalmamıştı. Daha rahat nefes alabiliyordum. Gözlerimdeki kan da azalmıştı halka gibi olmuştu göz bebeğimin etrafında. Notebook'um ve GPRS internetim ile sürekli ofise bağlı kalmaya çalışıyordum. Her gün arkadaşlarıma yarın herhalde çıkartır doktor diyordum ama yavaş yavaş buna benim de inancım azalmıştı. Sürekli bir yandan da hastalığımı ve tedavi yönlemlerini araştırıyordum. Yurtdışındaki örnekleri okudukça daha da üzülüyor ama bir yandan da hastalığımı atlatacğaıma inanmaya çalışıyordum. Sürekli kendime güzlü ol, yeneceksin bunları, yapcak çok şeyin var diyordum.

9 gün geçmesine rağmen hala böbrek değerlerim düzelmemişti ve doktorum sonunda gelip burada yapılamayan bir tedavi yapılması gerekiyor. Ankara'da yapılabilecek çok fazla yer yok diyerek Plazma ferez tedavisiyle tanıştırdı beni. Doktorum odadan çıkar çıkmaz ben hemen bu tedavinin ne olduğunu araştırdım. Ana atar damarlardan kanı yoğun bir şekilde çekiyorlarmış ve bir kimyasal yardımıyla kandaki plazmayı (sarı sıvıyı) anlık olarak ayrıştırıp sonra temiz plazma ile toplar damardan tekrar veriyorlarmış. Bu tedavi 4-5 kere yapıldıktan sonra vücuttaki plazmanın, yani hastalığıma asıl sebep olan bağışıklık sistemimin olduğu plazmanın %80'e yakını değişiyormuş. Bu tedavinin yapılabilmesi için beni GATA'ya sevedeceklerini söylediler ve hazırlanmamı söylediler. Ben sanki hastaneden çıkıyormuş gibi hissettimkendimi. Neyse, 4-5 gün daha GATA'da kaldıktan sonra herhalde tamamen iyileşmiş olacağım dedim. doktarumdan DATA'ya gitmeden ofise gitmek için izin istedim ancak vermedi. Bir an önce GATA'ya gitmemi söyledi. Orada tedavi için hazırlıklar başlamıştı bile. Apar topar taburcu edildim ve GATA'ya (Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne) gittim. Orada hemen kabul işlemlerim yapıldıktan sonra yukardaki odama gönderildim. Ertesi sabah katater açılması için nefroloji bölümüne indirildim. Hala nasıl bir şeyle karşılaşacağımı bilmediğim için fikirsizce gittim. Orada Kayzer Bey ile tanıştım. Kendisi çok babacan bir tavurla hastalığımı tekrar anlattı. Böbreklerime büyük hasar verdiğini, daha önceki tedavimin önemli ölçüde azalttıklarını ve durdurduğunu ancak tahribatın devam ettiğini söyledi. O yüzden böbreklerini kaybedebilirsin, çok gençsin ancak buna da hazırlıklı olmalısın dedi be tedaviyi kabul etmemi söyledi. Ben de bir ance başlamasını istediğim tedaviyi kabul ettim. Katater açıldı ve kataterin boynumdan içeri iki tane kortumun kalbimin altına kadar giden bir şey olduğunu o an öğremiştim. Bu işlemi böbrek hastalarının tedavi gördüğü ortamda yaptılar ve ben sanırım o an çok etkinlenmiştim. İşlem bitince ayapa kalktım ve kalkmamla yere düşmem bir oldu. Çok halsizdim ve beni sedye ile yukarı göndermek zorunda kaldılar. boynumdan çıkan ve sadece sırtüstü yatarsan ağrımayan ve acımayanhortumlarına kesinlikle dokunmamam gerekiyordu. Ertesi sabah erkenden bir takım ilaçlar verildikten sonra tedaviyi yapacak olan görevli ve plazma ferez makinesi odamdan içeri girdi. Yaklaşık 5 saat boyunca çalışan bir makine yanında ve sürekli olan kaşıntılarımla oturdum. Bir yandan da sürekli tansiyonum ölçülüyordu ve kayıt ediliyordu. Bir yandan da beni kimsenin böyle görmesini istemediğimi düşünüyordum...

Ve akşam olmuştu, tedavi bitmişti. Çok sıkıcı ve stresli bir tedavinin ardından çok yorgundum ve uyumuşum. Gece bir ara ağrı ile uyandığımda yanımda babmı gördüm. Beni lavaboya götürmesini istedim. Zar zor kalktım ve lavaboya gittim. Klozetten kalktığımda klozette kan gördüm. Ama hiç önemsememiştim herhalde tedavi sırasında bir yerlerim kanadı diye düşünmüştüm. Ertesi gün tekrar plazma ferez yapılacağını sanıyordum ama bir gün ara verilecekti. O gün öyle tahliller ve bir takım işlemlerle geçti.
Bu gece tekrar ağrı ile uyanmıştım ve her gece yanımda sandalyede uyuyan babamdan beni telrar tuvalete götürmesini istedim. Yine aynı şekilde kan olmuştu klozet. Ve bu sefer açık renkte ve çok fazlaydı. Bu sefer babamı çağırmak için ayağa kalkacaktım ki birden gözlerim karardı. Sesi duyan babam hemen içeri girmiş ama o da kanı görünce fenalaşmış. Ama o arada bağırdığı için nöbetçi hemşire gelmiş. Hemen beni kaldırıp odama götürmüşler. Sonra ben de kendime biraz gelince nöbetçi dahiliye doktorunu çağırdılar ve kendisi beni biraz kotnrol etti. Bir ilaç verdi ve kötü olursam mutlaka haber vermemi istedi. Ertesi sabah erkenden mide kontrolü için endoskopiye girecektim. Mide kanamasından şüphelenmişlerdi doktorlarım. Endoskopiye girdim ama bir şey bulamadılar. Öğlen bana bir sıvı getirdiler, bunu içmemi ve sonrasında kolonoskopiye gideceğimi söylediler. Çok korkmuştum. Artık bağırsaklarımdan şüpheleniyorlardı. İlk kolonoskopide bir şey bulamadılar. Ertesi gün bir daha gireceğimi söylediler. Hayatımın en zor anlarıydı. Neredeyse baygın ve çok sinirli bir halde odama dönmüştüm. Neden bilmiyorum ama odama dönmek bile kendimi biraz olsun iyi hissettirmişti...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder